Adalar ve rüzgarlar ülkesi Ayvalığın şirin adası Cunda'ya (Ali Bey) gidiyor, ünü sadece deniz ürünü restoranlarıyla sınırlı kalmayan adanın arka yüzüne Patrica'ya uzanıyoruz. Ege'nin sofra kültüründe önemli yenilikleri, ağız tatlarının farklı lezzetlerle tanıştığı, buluştuğu Cunda Adasının birbirine tezat üç yüzüne ve son durumuna bakıyoruz. Rumlardan kalma taş evlerinin yer aldığı Cunda Adası bir zamanlar Ayvalığa yakın bir ada iken yapılan kara yolu bağlantıları ile ada olma özelliğini bir ölçüde kaybetmiş. Karayolu bağlantısı daha da genişletilip bir güzel asfaltlanmış, başı ve sonuna iki gösterişli tabela asılmış, adı da "Gönül Yolu" olarak kırmızı harflerle yazılmış. Diğer bağlantı ise köprüyle yapılmış. Köprünün de tabelası var, üzerinde "Bu köprü Türkiye'nin ilk boğaz köprüsüdür" diye belirtilmiş. Köprüyü geçip kaderine terkedilmiş görünen metruk yel değirmeni ile karşılaştığınız kavşaktan sola dönünce 16 balık restoranın bulunduğu restoranlar caddesine geliyorsunuz. Siz bakmayın restoranlar caddesi denildiğine, sahilin Ayvalık ve adalar manzaralı kıyı şeridi boyunca renkli, ahenkli bir hayat yaşanıyor. Kıyı şeridinde yan yana sıralı restoranların tam karşılarında sahil bölümleri var deniz kenarında oturmak isteyenlere. Ayvalık bağlantısının tekneler ile de yapıldığı iskeleler ve balıkçı motorları, pastane, kafe kompozisyonunu, bir türlü doymak bilmeyen balık bekleyen kediler tamamlıyor. Restoranlar arasında kalan bölüm ise hem piyasa caddesi (Bir çeşit podyum da denebilir) hem de çeşitli ağız tatlarının bulunabileceği satış noktaları ile devam ediyor. Bunlar arasında özellikle (Ayvalık Tostu olarak ünlenen) Cunda'nın ünlü peynirli tost yapanları, lokmacıları, sakızlı dondurmacıları, pamuk helva, kağıt helva, buzlu badem satıcıları yer alıyor. Gezici gül sunan kızlar, üstüne üstlük masa masa gezen müzik grupları ilgi çekerken, havalarda uçuşan Ege müzik kültürünün tanınmış ezgilerini harman edip atmosfer hakimiyetini ele geçiren kesif anason ve deniz kokusu buram buram hissediliyor. Masanıza piyangocu da uğruyor, fotoğrafçı da geliyor. En çok duyulan ise garsonların mutfağa verdikleri yüksek sesli siparislerden biri olan "35 lik yaş üzüm" oluyor. Bir de yıllara meydan okuyan, kahve olma özelliğini inatla sürdüren, doğal film platosu gibi estetik mimarisi, müdavimleri, karakter portreleri ile "Taş Kahve" bulunuyor. İçinde kırlangıçlar uçan, tarihi aynaların duvarları, renkli camların kapıları süslediği yüksek tavanları ile ferahlık veren, bayan erkek beraberce oturulan kahve, sahili daha ilgi çekici, cazip hale getiriyor. Durum böyle olunca kimse oturduğu yerinden kalmak istemiyor tabi. Oysa Cunda'nın mimari dokusu içinde gizlenmiş birbirinden ilginç yapılar bir o kadar da akılları çelen güzellikteki görülesi güzellikte evler bulunuyor.
Bahçe içinde, basit ama albenisi olan evler, yeni sahiplerinin elinde şirinlik yarışına girmişlercesine temiz boyalı kapı pencereleri, kapı tokmakları, cephe süsleri, dökme demir balkon korkulukları fotoğraf severlere olduğu kadar Cunda'da yürüyüşe çıkanlara da zamanın unutturup içine çekiyor. Kilise sayısı oldukça fazla olan adanın çeşitli yüksek tepeleri, sunduğu panorama karşısında seyredenlerin resim yapma gibi arzularını da harekete geçiriyor. Cunda sahilinin sağ tarafı ise teknelerin konaklama ve bakımına ayrılmış. Bu bölümde yaşanan renk cümbüşü, betona yenik düşmüş kent dokusu içinde duyguları körelmiş olanlara, farklı bir atmosfer yaşatıyor. Yolun sonunda Cunda Adasını karşınıza alıp doyurucu manzarasını seyredebileceğiniz upuzun dalgakıran bulunuyor.Değirmenli kitaplıkCunda adasına 23.03.2007 de kazandırılmış yeni yapılardan biri de her açıdan rahatlıkla görülebilen bir tepenin zirvesinde bulunan küçük bir ayazmanın restorasyonu ile yapılmış. Yıllarca bakımsız, harabe durumda görünen ve keçilerin otladığı tepede, dört duvarı kalmış yapı, Rahmi M. Koç himayesinde tamamlanıp, Necdet H. Kent kitaplığı olarak isimlendirilmiş. Yapının çevre düzenlemesi sırasında bulunan değirmen temeli nedeniyle, eskiden var olduğu sayılarak kitaplık yanına bir de değirmen inşa edilmiş.
türünden koruma alanı içinde bulunuyor. Yunanca da koltuk değneği anlamına gelen Patriça gündüzü başka, akşamı başka yaşanan ender kalmış huzur sığınaklarından biri. Ne var diye sorarsanız aslında pek fazla bir şey yok. Temiz, sığ bir deniz, yaşayan deniz canlılarının bile doğallığı korunmuş, etraftan koya atık yok. Zamanında zeytin toplamak için gelenlerin konakladığı Birinci ve İkinci Köy olarak anılan 25 - 30 evden oluşan yerleşimler dışında, yazlıklar, siteler yok. Şekil itibari ile koltuk değneğine benzediği için bu isimle anılan Patriça da 1922 yılında Giritliler yaz kış oturup tarım ve zeytincilik yaparken sonraki yıllarda kimse kalmamış. Giritlilerin hepsi Ayvalığa bakan Cunda'nın ön yüzüne taşınmışlar. Patriça'nın zeytinleri ise günümüzde Balıkesir'den gelen işçiler tarafından zeytin toplama mevsiminde yapılıyor olmuş. Metruk evlerin bazıları ise Türkiye'nin önde gelen, ileri görüşlü en zengin kuruluşları tarafından satın alınmış. Zeytin ve çınar ağaçlarının gölgesi ise, yaz aylarında kampçıların gözde mekanlarını oluşturuyor. Piknikçilerin uğrak noktalarından olan bu bölge, lüks otellerden bıkıp biraz da yabanıl hayatın özlemi içinde olan turistlerin, karavancı, kampçıların gözdesi. Aracını sahile park edip, hatta kabin gibi kullananlar, gün boyunca ücretsiz denize girebiliyorlar. Pazar günleri Birinci Köyden sonraki alanlarda piknik izni verilmiyor. Patriça'nın tam karşısında ki Güvercinlik isimli küçük adada yer alan Agios Yorgis Manastırı yıkık duvarları, kulesiyle hala ayakta durmaya çalışıyor. Ada ise martıların yuva yaptığı, keçilerin bırakıldığı ölçüde sakin. Patriça'nın arka tarafında bulunan bir başka dini yapı ise "Ay Işığı Manastırı" olarak anılıyor. Ayvalıktan kalkan günübirlik motor turlarının da deniz banyosu molası verdikleri duraklar' dan biri olan sahil manastırı, Rumlar zamanında, evlenmek isteyen kızların dilek kapısı olarak ün salmış. Ne var ki, bugün bakıma muhtaç yıkık ve harap durumda.
başka yerde rastlanmayan farklı lezzetleri ile tanınan restoranda yeni mezeler, balık pişirimleri büyük ilgi görüyor. Mönüde yer alan yemek çeşitleri arasında, Kalamar Dolması, Kaşarlı kidonya, Beyaz şarap soslu Akivadis, Cunda enginarlı Krides, aranan tatlar arasında ki yerini korurken marifetli aşçı Süleyman Serpen bu yıl mönüye yeni ilave ettiği Kalamar Yumurtasından Güveç, Deniz Ürünleri Kokteyli, Sirkeli Kalamar, Deniz Lokumu parmak yalatacak kadar lezzetli yiyecekler olarak beğeniliyor. Soğuk mezeler sarımsak ve has zeytinyağı ile lezzetlenirken az tuzlu olarak sunuluyor. Ayvalığın adalarında yetiştirilen sebzelerden taze olarak yapılıp, günlük tüketilen mezelerin başında, çiğ olarak hazırlanan Isırgan otu salatası, Enginar salatası, rağbet görüyor. İstifno salatası, taze börülce, kabak çiçeği dolması, radika (hindibağ) deniz börülcesi, Dil balığı sote ve yörenin ızgara balık çeşitleri beğeniliyor. Deniz Restoranın deneyimli işletmecisi Ayhan Alışık bazı yemeklere Sakız Adasından getirtilen sakızlardan da ilave edildiğini, Tuzda, buğulama, ızgara olarak yapılan balıkların büyük beğeni topladığını, masalara konan Ayvalık sızma zeytin yağından konuklar istedikleri kadar kullanabildiklerini, sarımsaklı ve kekikli yağlı kızarmış ekmeklerin çok sevildiğini belirtiyor. Süleyman Usta sevgili okuyucularımız için yeni mezelerin bazılarının hazırlanışını anlattı.Cunda ve Ayvalık'ta kurulan pazarlardan sabahın erken saatlerinde otları ellenmeden satın alıp, taze olarak pişrdiğini, belirten balıkları titizlikle seçen deneyimli ustadan yemek tarifleri şöyle sıralanıyor. 
Ayvalık tatil yerleri
Bugünlerde oldukça popüler bir tatil beldesi olan Ayvalık, geçmişte elverişli koyları ile korsanlar için cazip bir yöreymiş. İlerleyen zamanlarda Rum nüfusun hakim olduğu beldede, güzel Rum yapıları göze çarpıyor. Ayvalık koyunda yer alan adalardan Cunda adasında yerleşim var. Taş evler, doğa ve tarihin buluştuğu yapısıyla Ayvalık, dinlendirici bir macera olabilir. Ayvalık aynı zamanda, zeytinciliğin oldukça yaygın olduğu bir kent. Oraya kadar gitmişken, zeytinyağını üretildiği yerden tatma ve birazını da evinize götürme şansı bulabilirsiniz. Ayvalık tatil cennetinde ilginizi çekebilecek başlıca eserler ya da bölgeler şunlardır: Cunda (Alibey) Adası, Şeytan Sofrası, Eski Ayvalık Evleri, Sarımsaklı Plajları, Altınova, Armutçuk, Duba Mevkii, Saatli Camii, Taksiyarhis Kilisesi, Aya Nikola Kilisesi, Ayışığı Manastırı, Leka Manastırı, Güvercin Adası, Çamlık.
Ayvalık Beach Otel : 3 Yıldızlı Ayvalık Beacotel Deniz kıyısında, özel plajı bulunan otel Edremit Körfez hava alanına 60 km, Sarımsaklı'ya 2 km mesafe yer almaktadır
Berk Chalet Ayvalık : Berk Chalet eşsiz sarımsaklı sahili ve masmavi ege denizinin buluştuğu noktadadır .
Berk Otel Ayvalık : Ayvalık dünyada ender bulunan dalış ve oksijen merkezlerinden biri olup, Berk Otel 1961 yılından bu yana Ayvalıkta hizmet vermektedir
Club Kervan Beach Otel : Club Kervan Beac Otel Deniz kıyısında, özel plaj'a sahip Edremit hava alanı 45 km, Bergama 50 km, Assos 120 km uzaklıkta bulunanmaktadır
Cunda Oteli : 2 Yıldızlı Cunda Otel Deniz kıyısında, özel plaj'ı bulunan otel .
Cunda Panorama Otel : Otel Cunda Panorama Deniz kıyısında, özel plaj, Ayvalık 6 km, İzmir Hava Alanı 160 km, mesafede yer almaktadır .
Grand Otel Temizel : 5 Yıldızlı standartlara sahip Grand Otel Temizel Deniz kenarında, özel kum plaj, iskele, Sarımsaklı 1 km, Ayvalık 5 km, mesafeded
Haliç Park Otel : 4 Yıldızlı standartlara sahip Otel Haliç Park Deniz kıyısında, özel plaj, İzmir Hava Alanına 160 km mesafede yer almaktadır .
Olivera Resort Otel : Otel Olivera Resort Deniz kenarında, genel plaj, Ayvalık 7 km, Adnan Menderes Hava Alanı 145 km, mesafede yer almaktadır.
Otel Kalif : 4 Yıldızlı standartlara sahip Otel Kalif Şehir merkezinde, Denize 100 m, özel plaj, Bergama 60 km, İzmir Hava Alanına 150 km, mesafededir .
Otel Palmera Resort : Otel Palmera Resort Deniz kıyısında, özel plaj, Ayvalık 7 km, Edremit Körfez Hava Alanına 40 km, mesafede yer almaktadır .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder